Yazar: Ozan Kanbertay

Yıl 1543… Mütevazi bir çiftçi olarak, günün yorgunluğunu atmak üzere tarlanıza sırtüstü uzanmışsınız ve gökyüzünü seyrediyorsunuz. Ne ışık kirliliği var ne de hava kirliliği. Muhteşem bir gökyüzü… Bu gece Ay da yoksa eğer, değmeyin keyfinize… Daha sonra “kayanyıldızları” saymaya başlıyorsunuz. 1, 3, 7 derken bir saatte 30’u buluyor sayıları. Bu arada, gökyüzünde ezelden beri asılı duran yıldızların nasıl olup da bir anda kayıp, yok oluverdiğine hayret ediyorsunuz. Kayanyıldızlar… Parlak bir nokta, aniden belirip arkasında bir iz bırakarak hızla gözden kayboluyor. İzlemesi çok keyifli olan bu gök olayına, halk arasında böyle bir isim verilmesi hiç de şaşırtıcı değil aslında. Ne var…

Read More

Ortaokul ve lise yıllarımda, Bilim ve Teknik dışında popüler dille hazırlanmış hatırı sayılır bir dergi yoktu. Gökbilimine hevesli bir çocuk olarak, dergiyi alır almaz baktığım ilk sayfa “Gökyüzü Köşesi” olurdu. Uzayla ilgili yazıları ve Gökyüzü Köşesi’ni bir solukta okurdum. Şimdi, bu köşenin yazarıyla röportaj yapmak benim için gerçekten bir onur. O zamanlar birisi bana, Alp Akoğlu ile röportaj yapıp bunu da yayınlayacaksın dese, buna kesinlikle inanmazdım. Alp Bey’in sorularımıza verdiği içten cevaplarda, ben bir amatör gökbilimci olarak kendimden çok şey buldum; eminim ki siz de bulacaksınız.

Read More

Uluslar Arası Uzay İstasyonu’nu bilmeyenimiz yoktur. 16 devletin katkısıyla işletilen bu istasyon, uzayda çalışır halde bulunan tek araştırma merkezidir. 400 km yukarıdaki bu araştırma merkezi, “istasyon” sıfatını boşuna almamış. Zira, işlerliğini sürdürebilmek için istasyona düzenli seferler gerçekleştirmemiz gerekiyor. Bu seferlerin ise iki nedeni var:

Read More